MİLİ VE KORONA VİRÜSÜ

Benim adım MİLİ. Ben genellikle kendimi iyi hisseden bir çocuğum. Evimi seviyorum ve ailem eğlencelidir. Her gün okula gitmeyi ve arkadaşlarımla oynamayı seviyorum. Büyükannem ve büyükbabamı ziyaret etmeyi seviyorum.

BİR GÜN, HER ŞEY YOLUNDA GİDERKEN BİRŞEYLER DEĞİŞTİ…

Artık okula gidemedim. En yakın arkadaşımı ziyarete gidemedim, çünkü evinde çok fazla insan vardı. Ama en üzücü olan, büyükannemi ve büyükbabamı görememek. Bunun onları da üzdüğünü biliyorum. Annemle babam bunun Korona Virüs yüzünden olduğunu söyledi. Bütün gün haberleri dinliyorlar ve her gün daha fazla endişeli görünüyorlar.

Annem bu durumda korkmanın normal olduğunu söylüyor. ‘Çocukların korkutucu düşünceleri olabilir. Korkunca vücudumuz gergin hale gelir’ diyor. Babam, Korona’nın birbirimize dokunduğumuzda ya da ağzımızı kapatmadan hapşırdığımızda bulaşan bir virüs olduğunu söylüyor. Ellerimizi yıkamanın dokunduğumuz her şeyi çok temiz tutmanın ne kadar önemli olduğunu bana söyledi. Anne ve babamız dışındaki yetişkinler ya da dostlarımızla bir süre sarılmamalıyız. Ellerimi düzgün yıkamayı öğrendim. Ebeveynimin her şeyi ‘özel sabunla’ temizlediğini görüyorum. Dün arkadaşım Moni’nin dedesinin hasta olduğunu öğrendim. Moni çok üzgün. Bazen ben de kendimi üzgün hissediyorum. Anlamaya çalışıyorum bu Korona Virüs nedir? Belki bir canavar, belki de bizi ısıran bir sivrisinek! O kadar küçük ki onu göremiyoruz bile!

SENİN DE BENİM GİBİ KORKUTUCU DÜŞÜNCELERİN VAR MI?

BAZEN SEN DE ÇOK ÜZÜLÜR MÜSÜN? BAŞKA NE HİSSEDERSİN?

Babam bana Moni’nin dedesini kimsenin ziyaret edemeyeceğini söyledi. Doktorların onu karantina denilen özel bir yere götürdüklerini anlattı. Doktor ve hemşireler iyileşene kadar onunla ilgilenecekler. Babam bana bunun yaşlı insanlar için daha tehlikeli bir hastalık olduğunu söyledi. Bu beni endişelendiriyor çünkü dedesi yaşlı.

SEVDİĞİN BİRİ İÇİN SEN DE ENDİŞELENİYOR MUSUN?

Bazen üzgün olduğumda ve beynim kötü düşüncelerle dolduğunda annem, ‘hoş, eğlenceli şeyler düşünelim, yapalım’ diyor. Dün birlikte parkı, dondurmayı ve bisiklete binmeyi düşündük. Bunlar benim sevdiklerim. Biliyor musun kalbim sevgiyle doldu.
Korkutucu düşünceleri aklımdan çıkaramadığım başka bir zaman annem bana şöyle demişti: ‘Rahatlamamıza yardımcı olacak özel bir şey yapacağız. Buna Kelebek Kucaklaması (Tıp Tıp) denir. Bir bu omuza bir diğer omuza dokunarak yapılır’. Birlikte sakin ve güvenli bir yer hayal ettik. Hayal ederken önce bir omzuma, sonra diğerine-yavaş yavaş kanat çırpan bir kelebek gibi dokundum.
Uykuya dalmak benim için zor olduğunda, vücudumun gergin olduğunu hissediyorum. Babamla karşılıklı el ele tutuşuyoruz. Birbirimizin avucuna yavaşça ‘tıp tıp’lıyoruz. Aynı zamanda bunu gözlerimizle de izliyoruz, bir sağa bir sola. Birbirimize güzel şeyler söylüyoruz.

Babam bana; yakında virüsten kurtulacağımızı söylüyor.

Babam bana; birlikte güçlü olduğumuzu söylüyor.

Babam bana; her şeyin iyi olacağını söylüyor.

Evdekiler televizyonda haberleri izlerken sessiz olmamı söylediklerinde, kafa karıştırıcı sözler duyduklarını anlıyorum. Belki uzun süre daha evden çıkamayacağız. Kafam karışınca ne yapıyorum biliyor musun? Salonda bir o yana bir bu yana atlıyorum. Bu özel dansımı yapıyorum. Bunu tekrar tekrar yaparken iyi şeyler düşünüyorum. Sabırlı olmayı öğreniyorum.

SEN DE BU RAHATLATICI DANSI YAPAR MISIN?

Bugünlerde en zor şey anneme ‘Bu ne zaman bitecek?’ diye sormaktır. Annem ‘bilmiyorum ama yakında bitecek’ diyor. İşte o zaman kafam yeniden karışır. Eğer annem bilmiyorsa nasıl emin olabilirim?
Kafam karışınca annem bana kocaman, sıcacık bir kucak açar. Sarılırız ve iki yana sallanırız. Sallanırken annem her şeyin eskisi gibi olacağını söyler. O zaman kendimi iyi hisseder, gevşer ve sakinleşirim. Bu beynime yerleşir. Sakinleşmeyi öğrenebilirim. Şimdi sadece annemle iki yana sallanırken onun sevgisini hissediyorum.

Rahatlamak için senin özel bir yöntemin var mı?

Hadi şimdi senin yöntemini deneyelim.

Rahatlarken kendine neler söylüyorsun? Belki de ‘Her şey iyi olacak’ diyorsun. Ya da her şeyin eskisi gibi olacağını söylüyorsun. Ya da ‘Ben güçlüyüm, ben dayanıklıyım’ diyorsun.

Biraz zamana ihtiyacımız var…